Koruma içgüdüsüyle, ebeveynlerin gözleri her zaman bebeklerinin üzerinde olur, bebekleri uyurken bile.
Bebek doğmadan önce anne ve bebek birbirlerini derinden anlamaya başladıkları, doğumdan sonraki ilk aylarda artan sonrasında da hep gelişen simbiyotik bir ilişki geliştirmeye başlar.
Babalar ise bebeğin günlük bakımına dahil olarak minikleri tanımaya ve anlamaya başlar. Banyo zamanı, alt değiştirme ve uyku öncesi kucaklaşmalar, bağ oluştumak ve karşılıklı iletişim kurmak için önemli anlardır. Bebeğe bakmak ve korumak için oluşan bu içgüdüsel dürtü, ebeveynlerde miniklerini her zaman dikkatle izleme ve oluşabilecek herhangi bir sorunu önlemek için her türlü ayrıntıyı düzenleme isteği yaratır.
Doğumdan sonraki ilk birkaç aydan sonra, bebekler, bebek odasında yalnız uyumaya başladıklarında, ebeveynler miniklerini uyurken, uyandıklarında, ağladıklarında, oyun sırasında izleme ihtiyacı duyarlar. Bu dönemde uyku sırasında ebeveynlerde kaygı düzeyi uyarılır. Özellikle ilk birkaç ayda, bu kaygı, bebekten ilk ayrılışı temsil eder, en ufak bir seste bile, anne ve babayı bebeğe bakmak, dokunmak ve herşeyin olması gerektiği gibi olduğuna emin olmak için telaşla bebeğin yanına gitmeye yönlendirir.
Bu nedenle, sesli ya da görüntülü kontrol sistemleri veya bebek monitörleri, ebeveynlerin içini rahatlatmada en iyi yollardan, böylece ebeveynler kaygılanmadan günlük aktivitelerine devam edebilir, sanki oradaymış gibi bebeklerini izleyebilirler.
En basit bebek monitörleri bebeğin çıkardığı her sesi ileten sesli versiyonlardır, telsizlerle benzer bir sistemle çalışırlar.
Bu araçlar sayesinde, miniğimizin çıkaracağı her sesi duyacağımızı bilmenin güveni ile bebek odasından uzaklaşabiliriz.
En gelişmiş bebek monitörleri ise ses iletmeye ek olarak video fonksiyonu özelliğine de sahiptir, daha iyi bir güvenlik sağlamak için video kameralar ebeveynlerin bebeklerini görmelerine olanak sağlar.